Perşembe, Eylül 29, 2011

kraliçe elizabeth ve ölümlü dünyaya dair

0



ekşi sözlükte de yazmıştım, bazı insanlar hiç ölmeyecekmiş gibi gelir, örnekler çok, genelde de sonunda ölüyorlar, şaşırıyoruz. eğer bunlardan birisi ölmeyecekse o elizabeth teyze olacak gibime geliyor.

sonuçta kadın kraliçe, rahatlıkla dünyada en iyi bakılan yaşlı olduğunu iddia edebiliriz. yani eğer her canlı bir gün ölümü tadacaksa bu da ölecek, ama ölmez gibime de geliyor. bu da ölürse gerçekten herkesin öleceğine ikna olabilirim. o zamana kadar bu konuyu askıya alıyorum.

Cumartesi, Eylül 24, 2011

zeki müren ölmüş bugün. ya da dün, bilemiyorum.

0
trt'de zeki müren'in ölüm yıldönümü anısına yayınlanan bir programa denk geldim de, 1996 yılında 45 yıl önce ankara radyosunda ilk şarkısını okuduğu mikrofonu kendisine hediye ediyorlar, heyecandan ve mutluluktan elleri titriyor, nefes nefese kalıyor. artık böyle sanatçılar yetişmiyor falan filan, o kısımları siz doldurun, ben bi şarkı koyayım:

"burası agora meyhanesi
burda yaşar aşkların en divânesi, en şâhânesi...

bu gece benim gecem, bu gece benim gecem
cama vuran her damlada seni hatırlıyorum 
ve sana susuzluğumu...

bu akşam ümitlerimi
meze yapıp içiyorum, içiyorum, içiyor, içiyorum..."


Cuma, Eylül 23, 2011

Eski bir dost

1
Bugün adliyede amaçsızca yürür ve gelecekteki muhtemel hayatımın yansımalarına bakar iken eski bir dostla karşılaştım. Scrubs'dan tanıyor olabileceğiniz, tanımıyorsanız da ayıp ettiğiniz avukat Ted'den bahsediyorum.

Saçma sapan bir koridorda saçma sapan bir yeri ararken birden karşıdan gelen bir adamın o hafif kambur duruşu, üstüne bol gelen takım elbisesi, hayattan hiçbir beklentisi kalmamış surat ifadesi, dünyadan bezmiş evrak çantası taşıyışı ve görmesini bilenler için çok şey anlatan kelliği bende anında Ted çağrışımı yarattı ve  az kalsın adamı durdurup fotoğrafını çekecektim. Gülmem geçince fark ettim ki milyonlarca paralel evrenden birisinde o adam benim geleceğim. Bu da gülmeme engel olmadı gerçi. Saygılar.

Çarşamba, Eylül 21, 2011

hayat beni neden yoruyosun?

0
böyle bir blog yazma girişiminde bulunduğumu bile unutmuşken ve öğrencilik hayatım biter ve her gün takım elbise giyip tıraş olmak zorunda olduğum yeni hayatım başlar iken arada içimi bi yerlere dökmezsem delireceğim öngörüsüyle bloğa geri dönmeye karar verdim.

kimsenin okumadığı bir yere yazmaktaki amacımı yukarıda belirttim zaten, öte yandan bu yayın döneminde eskisine nazaran daha aktif olmaya ve kendimi dünyaya yaymaya da karar verdim. buraya yazdıklarımı twitter'dan ekşi sözlükten ve feysbuktan paylaşarak en çok bana sormanızı sağlamayı kendime görev edindim. şimdilik çav.